Dünyada ve Ülkemizde Mimari Aydınlatma Tasarımı

mehmet on Şubat 28, 2018

Dünyada ve Ülkemizde Mimari Aydınlatma Tasarımı

Mimari aydınlatma tasarımı; mekânların mimari özellikleri, fonksiyonları, estetik özellikleri ve kullanıcılarının ihtiyaçları doğrultusunda ışık kaynaklarının tasarımı ve bu tasarımların uygulamaya dönüştürecek gerekli projelerin hazırlanması işidir. Yüz yılımızın ilk yarısında özellikle Amerika da ki ışık kaynaklarının çeşitlenmesine yönelik çalışmalar ve buluşların doğrultusunda mimarlığın yeni bir dalı olarak ortaya çıkmıştır. İnsanların aydınlatmadan beklentileri çok uzun bir süre güvenlik sorunlarının giderilmesi iken, bu gelişmeler sonucu beklentiler hayatı daha kolaylaştırıcı, yaşam kalitesini arttırıcı, görsel konfor ve estetik beğeni olarak çeşitlenmiştir.

 

Mimari aydınlatma tasarımı Avrupa da 1950 i yıllardan itibaren çok daha hızlı bir gelişme göstermiştir. Enerji kaynaklarının çeşitlenmesi, aydınlatma armatürlerinin daha kompakt hale gelmesi, ışık kaynaklarının her geçen gün daha verimli ve boyutsal olarak daha küçük bir forma sahip olmaya başlamaları bu gelişmeleri hızlandırmıştır. Günümüzde ise özellikle LED teknolojisinin gelişimi tasarımların ufkunu çok büyük ölçüde genişletmiştir. Bu gelişmeler olurken günümüzde hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı doğal kaynakların ve enerjinin verimli kullanımı konuları da hayati önem kazanmıştır. Tasarım projelerinin en önemli maddelerinden biri durumundaki enerji hesaplamaları ve enerji verimliliği konuları da tasarımcının aklında tasarımın her noktasında bulunmalıdır.

Sonuç olarak günümüzde çok yüklü elektrik faturası ile karşılaşmak herkesin ve her kurumun tasarım sonucu olarak karşılarına çıkmasını istedikleri en kötü sonuçtur.

 

Bu çalışmaların ülkemize yansıması ise maalesef çok yavaş bir şekilde olmuştur. Peyzaj mimarlığı, iç mimarlık gibi mimarlığın ayrı bir kolu olan mimari aydınlatma tasarımının eğitimi maalesef ülkemizde yalnızca konu hakkında mimarlık fakültelerinde bir ders veya bazı konularda yazılan tezlerle geçiştirilmektedir.

 

Üretim sektöründe ise mimari aydınlatma armatürleri genelde Avrupalı aydınlatma firmalarının muadil ürünlerini üretmek veya taklit ürünlerin üretilerek fiyatlarının düşük tutulması politikalarıyla devam eden bir sektör konumundadır. Profesyonel anlamda tasarım ve üretim yapan firmaların sesi ise duyulmayacak kadar cılız çıkmaktadır.

 

Mimari aydınlatma tasarımı konusunda proje hizmeti veren firma sayısı ise ülkemizde bir elin parmakları sayısını geçmemektedir. Konu hakkında özel bir eğitim imkânı bulunmadığından dolayı imkânı olan ve ilgisi bulunan kişiler yurtdışında eğitim alabilmektedir. Proje firmalarında çalışan kişilerin çok büyük bir bölümü sektördeki üretici ve ürün pazarlama firmalarında edindikleri deneyim ile aydınlatma projeleri yapmaya çalışmaktadır. Her mesleğin eğitimini almış kişilerin o mesleğe ait unvanı alma hakkı olmasına rağmen, mimari aydınlatma tasarımı konusunda kişilerin kendilerini aydınlatma tasarımcısı olarak tanımlamaları bu unvanı kullanabilmelerine maalesef yetebilmektedir.

 

Bu konuda otorite olarak kabul edilen “Profesyonel Aydınlatma Tasarımcıları Birliği (PLDA)” in 27 Ekim 2007 tarihinde Londra da ki konferansı sonucu yayınlana deklarasyona göre mimari aydınlatma tasarımı ayrı bir meslek koludur ve aydınlatma tasarımcısı unvanı yalnızca bu konuda yetkili kurumlardan eğitim ve bu eğitim sonucu bir diploma alan kişiler tarafından kullanılabilir. Bu konunun en kısa zamanda ülkemizde de ciddi bir şekilde ele alınması ve gerekli düzenlemelerin yapılması en büyük arzumuzdur.

 

Tarihi Mekânların Aydınlatılması ve Dikkat Edilmesi Gereken Konular

 

Aydınlatma tasarımı yapılacak olan mekânlardan çalışması en zor ve hassas olan mekânlar tarihi eser konumundaki mekânlardır. Eserin tarihi önemi sınıflandırması aynı zamanda esere yapılabilecek müdahalelerin de sınırlarını belirlemektedir. Eserler konu hakkında otorite sayılabilecek kişi ve kurumlar tarafından sıkı kurallarla korunmaktadır. Eser üzerinde oluşabilecek deformasyonların geri dönüşümü birçok zaman olamamaktadır. Hazine değerindeki bu değerlerin bu durumda oldukları gibi korunması fikride birçok sanat tarihi ve arkeolog tarafından kabul edilen bir fikirdir. Tarihi eser aydınlatmalarında hiçbir zaman hataya yer yoktur. Titizlik içerisinde proje çalışılmalı ve detaylandırılmalıdır.

 

Bu sebepten dolayı projede uygulanması için seçilecek ürünler, bu ürünlere ait montaj aparatları, enerji kablolarının seçimi ve yerleşecekleri hatların konumları, uygulamanın tarihi eserin genel görünümünde yapacağı değişiklikler, seçilen ışık kaynağının esere zaman içerisinde vereceği tahribat gibi birçok konuyu ince eleyip sık dokumak ve tasarımcı olarak doğru kararı vermek en önemli görevdir.

 

Mimarlık eğitiminde öğretilen ve uyulması beklenen en önemli kural bir eser sahibinin eserine saygı duymaktır. Tasarımcı olaya veya esere belki projecinin baktığı açıdan bakamayabilir veya geliştirdiği çözümler daha farklı olabilir. Ama sonuç olarak kişinin tasarımına saygı önemlidir. Bu saygı tarihi eserler konusuna gelince çok daha önem kazanmaktadır. Herkes tarafından bir değer olarak kabul edilen bir eseri aydınlatmasını yaparak çok daha farklı bir eser durumuna çevirmek tarihe ve o eseri yapan sanatçıya yapılacak en büyük hakarettir. Eserin bulunduğu konuma göre siluette oluşturacağı değişim konusunu da dikkate almalıyız. Eser sonuç olarak çevresinden bağımsız bir obje değildir.

 

Çevre ile olan uyumu, aynı siluette bulunan diğer eserlerle olan uyumu, şehrin veya bölgenin genel görünümüne etkisi siluet çalışmalarıyla enine boyuna tartışılmalı ve buna göre karar verilmeli. Bir tasarımcı olarak tarihi eser aydınlatmalarında yapılması gerekenin, eserin değişik mimari özelliklerinin ve güzelliklerinin altını çizmek olduğu düşüncesini taşımaktayım.

 

Mimari aydınlatma tasarımında armatürü konumlandırma sırasında elde edilmek istenen efekte göre değişen bazı teknikler bulunmaktadır. Bu tekniklerin seçimi objenin konumu, yapısı, malzemesi, tasarımcının objeye yaklaşımı, ışık kaynağının çeşidi, ışık rengi ve şiddeti gibi birçok konuya bağlı olarak değişmektedir. Tarihi eserlerin birçoğunun düz yüzeyleri dahi sahip oldukları tektürler den dolayı aydınlatılmaya değer yüzeylerdir.

 

Taşların girinti ve çıkıntıları arasında ışık patlamalarının, yansımalarının, değişik gölge oyunlarının doğal olarak oluşumu gün ışığı altında bile fark edemeyeceğimiz güzellikleri ortaya çıkarabilmektedir. Örneğin; tasarımcı olarak ışık kaynağının yüzeye karşıdan uygulanması ile bu tektürleri yok etmek veya wall washing yöntemi gibi yüzeyi ışıkla değişik bölgelerden yalatarak bu tektürleri ortaya çıkarabilmek verilecek bir karardır.

Eser içerisinde ve çevresinde bulunan bitki örtüsü ve ağaçlarda eserin çevre ile ilişkisini gösterdiğinden dolayı aydınlatılmaya değer öğelerdir. Bitkilerin şekillerine, boyutlarına, yaprak çeşitlerine ve çiçek açma dönemlerine göre değişik aydınlatma teknikleri ve ışık renkleri kullanılabilir. Ağaçlarda yine yaprak özellikleri ve büyüklüklerine göre aydınlatılabilir. Genelde ağacın aşağıdan aydınlatılması ve armatürün toprağa gömülmesi tercih edilen yöntemlerdendir. Fakat bazı ağaç aydınlatmalarında armatür değişik aparatlarla ağaç üzerine de monte edilebilmektedir.

 

Armatür seçimi sırasında ise armatür içerisinde kullanılacak olan ışık kaynağının verimi, armatürün bakım kolaylığı, IP değerlerine uygunluğu, reflektör yapısı gibi konular yine proje safhasında karar verilmesi gereken önemli hususlardandır.

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre ışık kaynaklarının çoğu ultraviyole ışın yaydıklarından dolayı tarihi eserlere zaman içerisinde onarımı mümkün olmayan hasarlar verebilmektedir. Işık kaynakları arasından LED ler ultraviyole yayma özelliği en düşük ışık kaynağı olarak diğer ışık kaynaklarından bir farklılık göstermektedir.

 

Yaşadığımız çevrede kullandığımız, gözümüze hoş gelen renklerin kullanımı veya bunların seçimi birçok faktöre göre değişkenlik gösterebilmektedir. Dini inançlarımız, Yaşadığımız coğrafya, kültürel faktörler, gelir durumu gibi birçok konu bunu şekillendirmektedir. Amerika ve Avrupa coğrafyasında uygulanan aydınlatma projeleri daha sade ve belli başlı renk tonları kullanılmakta iken uzak doğu ülkelerinde ışıklar çok daha renkli ve ışık şiddeti çok daha fazladır. Avrupa’nın güney ve kuzey bölgelerde kullanılan ışık rengi ve şiddeti bile farklılık gösterebilmektedir. Güneyde daha soğuk renkli ışık kaynakları kullanılırken kuzey ülkelerinde tercih daha sıcak renklerden yanadır. Avrupa ülkelerinde standart yol aydınlatma seviyeleri uygulanırken Arap ülkeleri daha yüksek ve parlak aydınlık seviyesi tercih edebilmektedirler.

 

Ülkemizde yapılan bazı tarihi eser aydınlatma uygulamalarında değişik teknik ve renk kullanımı görülebilmektedir. Fakat yanlış ışık rengi kullanımı tarihi eseri insanların gözünde daha kötü bir duruma getirebilmektedir. Buna beklide en iyi örnek 2 sene önce Bozdoğan Kemeri olarak bilinen su kemerlerinde uygulanan renkli LED li çalışmayı gösterebiliriz. Uygulamada gökkuşağının bütün renk tonları kullanılmış durumdaydı. Fakat insanlar tarafından o kadar itici olarak algılandı ki sistem ilk olarak kapatıldı daha sonra ise yeni bir aydınlatma uygulamasıyla yapıldı.

 

Genel olarak tarihi eserlerin aydınlatılmasında beyazın üç tonu (soğuk beyaz, gün ışığı, sıcak beyaz), sarı, amber gibi renklerin kullanımı eserlerle daha uyumlu ve insanlar tarafından da beğeni toplayan uygulamaların ortaya çıkacağı düşüncesindeyim.

 

Tarihi eserlere yapılabilecek en büyük hasar montaj esnasında oluşabilmektedir. Armatürlerin montaj aparatlarına karar vermek veya noktasal olarak o noktaya özgü montaj aparatı tasarlamak tasarımcının bir başka görevidir. Mümkün olduğunca eser üzerinde delme, çukur açma gibi birçok konuyu an az seviyeye veya ortadan kaldıracak çözümleri düşünerek tasarlanması zorunludur. Piyasa da bulunan birçok armatür standart durumda üretilen ve genel ihtiyaçlara göre tasarlanmış ürünlerdir. Aydınlatma projelerinde birçok zaman bu ürünleri direkt kullanabilmek mümkün olmayabilir. Yüzeyde oluşmasını tasarladığımız efekti oluşturabilmek için flaplar, ışık toplayıcı gibi ekipmanlar armatüre eklenecek ve kullanılabilecek şekilde tasarlanmalı ve proje içerisinde bulunmalı.

LightWorld/sayı 22

0 comments
Post a comment