Şehir Planlamada Aydınlatmanın Yeri

mehmet on Şubat 28, 2018

İnsanlar yüzyıllardır yaşamları için gerek duydukları değişik mekânları ortak kullanmaktan yola çıkarak şehirleri kurmuşlardır. Bu birliktelik içerisinde her bireyin ihtiyacı olan eğitim, spor, sağlık, konut, ticari ve idari binalar gibi yapıları ve bunları destekleyen ulaşım ve altyapı tesislerini planlamışlar ve yapmışlar. Bu tesislerin kullanımı ve planlamaları için değişik kurallar geliştirmişler ve uygulamışlar.

Şehir yaşamını ve planlamasını şekillendiren, bilinen en eski ve temel kuralları Miletoslu Hippodamos koymuş ve şehir planlamacılığının temellerini atmıştır. Özet olarak Hippodamos şehirleri birbirine dik olan ana yollarla büyük bölgelere ve yine bu bölgeleri kendi içlerinde alt bölgelere bölmüş ve ortak yaşam alanlarının yerlerinin belirlenmesi aşamasında bazı kriterler ortaya koymuştur.

İnsanlar şehirlerini kurduktan sonra güvenliğini sağlamak için etraflarına kaleler kurmuş ve geceleri sokakları meşalelerle ve kandillerle aydınlatmaya başlamışlar. Daha sonraları kimyanın gelişimi ve aydınlatma üzerine yapılan araştırmalar; daha geniş alanların kontrollü aydınlatılmasını sağlayacak icatların ve tekniklerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışmalara verilebilecek en iyi örnekler parabolik aynaların da yardımıyla 1820 yılında August Jean Fresnel in icat etmiş olduğu deniz feneridir.

Gaz lambalarının gelişimi ile insanlar artık yaşadıkları şehrin cadde ve sokaklarında daha yüksek aydınlatma sağlayan sokak armatürlerini geliştirmişlerdir. 1885 yılında Amerika San Jose de yapılan ışık kulesi günümüzde meydan aydınlatmaları için kullanılan projektör direği mantığının ilk atası sayılabilir.

Günümüzde şehir aydınlatmaları konusunda oluşturulmuş birçok uluslararası standart bulunmaktadır. Bu standartlar; yolların genişliği, yoğunluğu ve bağlı oldukları ana ve ara yollara göre belirlenmiştir ve trafik güvenliği için değişik aydınlatma seviyeleri tespit edilmiştir. Gelişmiş ülkelerin birçoğu yollarını bu standartlar doğrultusunda aydınlatmakta ve planlamalarını bu standartlar üzerine kurmaktadırlar. Ülkemizde ise bu standartların uygulandığı şehirlerin var olduğunu söylemek maalesef mümkün değil. Her ne kadar standartların önemli olduğu ana arter aydınlatmalarında direkler arası mesafe ve kullanılacak ürünün seçimi konusundaki uluslar arası kriterler göz önüne alınsa da ekonomik imkânlar doğrultusunda işler yapılmakta ve çıkan sonucun planlamaya ne kadar uygun olduğu konusu üzerinde pek durulmamaktadır.

Şehir aydınlatması olarak yalnızca sokak ve cadde aydınlatmalarını ele almamak gerekmektedir. Şehrin değişik bölgelerinin özellikleri, insanların değişik aktivitelerini gerçekleştirdikleri meydan, kültürel ve spor alanları, park ve bahçeler gibi şehrin olmazsa olmaz yeşil alanları eğitim ve sağlık tesisleri ve çevreleri, tarihi dokunun bulunduğu bölge ve binaların aydınlatması, ışıklı reklam panoları … şehir aydınlatmasının göz önüne alınması gereken öğeleridir. Bütün bu öğeleri ve o şehre ait diğer değerlerin göz önüne alınarak yapılan aydınlatma planlamalarına da” Şehir Aydınlatma Master planı” denilmektedir.

Ülkemizde yapılan uygulamalara bakıldığında şehrin tamamını kapsayan bir aydınlatma master planına sahip bir şehrimiz bulunmamaktadır. Yapılan çalışmalar daha çok belirli bölgeler üzerinde yapılan lokal çalışmalar düzeyindedir. Bu konu ile ilgili çalışma yapacak kurum konusunda da bir kargaşa bulunmaktadır. Her ne kadar bir şehrin planlaması ile ilgili yetki yerel yönetimlerde olsa da sokak ve cadde aydınlatmalarından o bölgede bulunan elektrik kurumu sorumludur ve bu iki kurumun birbiri üzerine bir yaptırımı bulunmamaktadır. Her kurum kendi kriterlerine göre davranmaktadır. Birkaç yıl önce çıkarılan bir kanuna göre cadde ve yol aydınlatmalarının yapım ve bakım işi belediyelerin yetkisine verilmiş olsa da bu yetkiyi yerel yönetimler maalesef teknik yetersizliğinden iyi kullanamamış, ülkemiz kaynakları tamamen yanlış ve komik projelerle heba edilmiştir. Ortaya çıkan traji komik projeler sonucu yetki bir başbakanlık genelgesiyle belediyelerin elinden alınarak elektrik dağıtım kurumuna tekrar verilmiştir. Planlamayı yapan ve uygulamacı olacak kurumların değişik kurumlar olması, kurumlar arası uygulama farklılıkları ve koordinasyonun olmayışı, verilen yetkilerin yarım yamalar oluşu, aydınlatma master planı yapacak aydınlatma tasarımcısı ve teknik personelin ülkemizde yok denecek kadar az olması bu karmaşayı içinden çıkılmaz bir durum haline getirmiştir.

Ülkemizde aydınlatma tasarımı konusunda eğitim veren belirli bir eğitim kurumu yoktur. Konu değişik üniversitelere birkaç kredilik dersler ve bu konuda yazılan araştırma ve master tezleri ile yavan bir biçimde doldurulmaya çalışılmaktadır. Ortada kendini aydınlatma tasarımcısı olarak isimlendiren, bilgi, becerisi ve kapasitesi tartışılır kişiler bulunmaktadır. Bu kişiler boş olan bu sektörü istedikleri gibi şekillendirebilmekte ve aydınlatma tasarımı ilkeleri ile yakından uzaktan ilgisi bulunmayan ve sonucu aydınlatma tasarımcılarının geneline mal edilen projelere maalesef imza atmaktadırlar.

Bu konuda uluslar arası bir otorite olan Profesyonel Aydınlatma Tasarımcıları Birliği nin 2007 yılında yayınladığı deklarasyona göre; Aydınlatma Tasarımcılığı herhangi bir meslek dalının alt bir dalı olmayıp ayrı bir meslek dalı olduğu, bu unvanı kullanacak kişilerin bu işin eğitimini vermekte yetkili kurumlardan alacakları diplomalar sonucu Aydınlatma Tasarımcısı kimliğini kullanabilecekleri tüm dünya ya ilan edilmiştir.

Aydınlatma tasarımcısının olaya ve objelere yaklaşım açısı teknik olduğu kadar estetiktir de. Her ne kadar yol aydınlatması teknik bir aydınlatma olsa da kullanılacak armatürün ve aydınlatma direğinin formu gibi konular tasarım gerektiren öğelerdir. Tarihi bir mekânda veya sokak da yapılacak aydınlatma her ne kadar belirli aydınlatma seviyelerinde ve dağılımında olması gerekmekte ise de aydınlatma armatürünün o mekânla olan uyumu tamamen tasarım gerektiren bir konudur.

Aydınlatma tasarımcısının üzerinde çalıştığı bir başka konu ise halka açık alanların özelliklerine göre profesyonel aydınlatma tekniklerine uygun armatürlerle aydınlatılması konusudur. Tasarımcı yeteri kadar teknik bilgiye ve beceriye sahip olmalıdır ki birçok karışık sistemi birbirini tamamlayıcı bir şekilde bütününde uyumlu bir tasarım haline getirebilmelidir. Bunu daha açacak olursak artık her meydanda görmeye alışık olduğumuz klasik projektör direklerinin yerine formu ve çizgileriyle kullanıldığı yere özel, ışık dağılımı ve verimi en üst düzeyde olacak ve estetik olarak herkes tarafından beğeni toplayarak konumlandırıldığı ortama katkıda bulunacak yeni aydınlatma sistemleri tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Sonuç olarak insanlar yaşadıkları mekânları dolduran objelere yalnızca fonksiyonel olarak değil aynı zamanda estetik manada da bakmaktadırlar. Bunu keşfetmiş olan Lyon, Los Angeles, St. Petersburg gibi şehirler turistik ve yaşam kalitesi bakımından öne çıkmış şehirler durumundadır.

Aydınlatma bir şehrin ve o şehirde yaşayan insanların yaşam kalitesini ortaya koyan en önemli faktördür.

Aydınlatma standartlarına önem verilerek aydınlatması yapılmış şehirlere en iyi örneklerden bir tanesi olarak 2007 yılında ziyaret ettiğim Almanya’nın Münih şehrini verebilirim. Yolu o taraflara düşenlere gece şehir merkezinde bulunan televizyon anten kulesinin seyir terasına çıkmalarını ve şehre bir göz atmalarını tavsiye ederim. Anlatmaya çalıştığın şehirciliği, Aydınlatma düzenini çok açık bir biçimde göreceksiniz. Standartlar o kadar güzel uygulanmış ki ana yollar, o yollara bağlı olan ikinci dereceli ana yollar, onlara bağlı caddeler ve caddelere bağlı sokaklar aydınlatma seviyelerinin değişikliğiyle kolayca anlaşılabilmektedir. Bu yollar arasındaki park, bahçe, meydan ve alanlar kullanım yoğunluğuna göre aydınlatmaları yapılmış.

Günümüzde dünyanın birçok bölgesinde sırf enerji kaynaklarını kontrol edebilmek amacıyla birçok savaş yapılmaktadır. Hayatımızda enerjinin ne kadar önemli olduğu herkes tarafından çok iyi hissedilmektedir. Sahip olduğumuz enerji kaynaklarını doğru kullanmalı ve yönetmeliyiz. Ülkemizde artan enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her yıl milyarlarca liralık yatırımlar yapılmaktadır. Fakat yapılan yanlış uygulamalarla çok zor elde ettiğimiz enerjiyi uzaya saçmaktan başka bir şey yapmamaktayız. Enerji kaynaklarımızı verim almadan tüketmekteyiz. Ülkemizde yerli ve yabancı birçok aydınlatma firmalarının ve üretim tesislerinin bulunmasına rağmen uluslar arası standartlara uygun bir aydınlatma laboratuarının olmayışı yapılan işlerin ne kadar doğru yapıldığı konusunda sizlere herhalde bir fikir verebilmektedir. Kendini bu konularda otorite kabul eden kurum, kuruluş ve kişilerin artık bu konuya bir el atmasının zamanı sizce gelmedimi?

Doğru aydınlatılmış şehirlerde yaşamak ümidiyle ….

https://newsstand.joomag.com/en/lightworld-sayi-28-aydinlatma-master-plani/0318448001405783223

0 comments
Post a comment